hesabın var mı? giriş yap

  • "... doğrudur. levent kırca'nın katıldığı teke tek'te son derece kötü bir duruma düştüm. çünkü benim derdim levent kırca'yı konuk alıp rezil etmeye çalışmak, bitirmek değildi" demiş, alenen yalan söylemiş. levent kırca'yı çağırırken tek derdi, onu yumuşak karnından vurup, rezil edip itibarsızlaştırmaktı.

    niyetini programın hemen başında, levent kırca "hayatımın son perdesini oynuyorum" diye girizgah yaptığı anda araya dalıp, "o perdede rezil olmak da var" demekle açık etti (http://www.youtube.com/…lpage&v=dmplmy8lmhe#t=195). film de ondan sonra koptu zaten. levent kırca aptal değil, bir umut "belki konuşturmak üzere çağırmıştır" diye geldiği programda ne yapılmak istendiğini anladı, "haa. öyle mi, buyur o zaman" diye şovuna girişti, ağzından girdi, burnundan çıktı, ava giden kifayetsizi ininde avladı. hiç boşuna kıvırmasın, millet salak değil, ne olduğu ayan beyan ortada.

  • “15 dakikalık ısınmamı yasin suresiyle yapıyorum. benim için çok önemli, çok özel bir alan.” diye röpörtaj vermiş şahıs.

    gerçekten çok hususi bir alanmış, manşetlerde amk..

    edit: kim neye isterse inanır, kendince ne yapıyorsa yapar. fakat dini, inancı alet edip şov yapan herkesin amk..

  • neye kime göre yalakalık...

    daha 1 sene öncesinde (bkz: istanbul united) diyorduk, kardeşiz diyorduk ? aziz yıldırım şike yapmışsa bu tüm fenerbahçe'nin şikeci olduğunu mu gösterir ? yıldırım demirören türk futbolu'nun içine etmişse bu beşiktaş'ın suçu mudur ?

    bırakın artık bu muhabbetleri.. sallayacaksan git abdülrahim albayrak'a salla biz de basalım şukuyu !

  • maç sonrası spiker sabri sarıoğluna soruyor roma'da çok zor bir 90 dakika bizi bekliyor diyebilir misiniz?

    sabri : roma'da çok zor bir 90 dakika bizi bekliyor.

  • merhaba yine bir vize serüvenimle sizlerleyim. vize tecrübelerimi buraya yazıyorum ki gidip vize danışmanlarına boşuna para yedirmeyin. bu arada hemen belirteyim tamamen turist vizesi (b1/b2) için konuşuyorum. çalışma vizesi falan ben bilmiyor.

    tl;dr "anam trump geldi artık kimseye vize vermiyolar" muhabbetine inanmayın. ben 33. sıradaydım. benden önceki 32 kişide red alan olmadı. hatta 2 kişilik şirketi olan ve ticaret için iran'a gidip gelen amca bile red almadı, o derece.

    şimdi gelelim adım adım yapılacak işler kısmına:

    öncelikle belge toplama işlemi. bir kere "amerika belge istemiyo o yüzden raad oliim, belge götürmiim" kafasından derhal çıkalım yok öyle bişi.

    ilk adım ds-160 formunu doldurmak için https://ceac.state.gov/genniv/default.aspx sitesine gitmek.

    siteye girince ilk önce başvuracağımız şehri seçiyoruz (ankara veya istanbul). şehri seçince önce aşağıda test your photo seçeneği çıkıyor. oraya bir tıklayalım, daha önce fotoğrafçıda çektirmiş olduğumuz beyaz fona biometrik fotomuzu burada kesip biçerek sisteme yüklüyoruz. gözünüz korkmasın kolay iş. 5x5 hale gelmesi için onların crop toolunu kullanıyoruz, adamlar herşeyi düşünmüş. sonra bu iş bitince
    start an application diyerek ds-160 formunu doldurmaya başlıyoruz.

    doldurmaya başlamadan önce yapmamız gereken en önemli iş karşımıza çıkan application ıdmizi kaydetmek. fotosunu çekin, print edin bişi yapın işte, o önemli. bunu yaptıktan sonra formu doldurma işlemine başlayabiliriz.

    form çok klasik, isim soyad, ev adresi, pasaport hangi yıla kadar geçerli, amerika'da hangi tarihte nereye gideceksin, daha evvelden amerika vizen var mı? varsa ne zaman aldın, hiç reddedildin mi, vizeyi çaldırdın mı, parmak izin alındı mı gibi sorular mevcut. burada vize tipinizi girmeniziği istediği bir soru var. b1 turist/medical vizesi ya da b1/b2 business/turist vizesi seçmeniz gerekiyor eğer turist olarak gidiyorsunuz. ben b1/b2 seçtim çünkü belki gittiğimde ne bileyim iş toplantısına falan giderim bişi olur o zaman business da yapmış oluyoruz haliyle, daha mantıklı geldi. tercih sizin tabi.

    bu kısımları geçtikten sonra kafa karıştırıcı bir bölüm geliyor. u.s contact information. eğer amerika'ya tatile gidiyorsanız çok büyük ihtimal orda bi tanıdığınız olmayacaktır haliyle. o yüzden "contact person name in the u.s." kısmına do not know diyor ve altındaki "organization name in the u.s." kısmına kalacağımız otelin adını yazıyoruz. yani hiç uğramayın contact personla falan. yaz kalacağın otelin ismini, adresini yeterli. ha arkadaşınızda falan kalacaksanız o ayrı konu. o zaman onun isim, adres vs. bilgilerini yazacaksınız tabi.

    bundan sonrası kolay, aile bilgileri, nerde çalışıyosun, ne iş yapıyosun, nerde okuyosun falan filan.

    son kısım ise en bir acaip olanı 30 soruluk security and background information adlı güzide bölüm. bu 30 soruluk küçük anket, "cüzzam, frengi, bel soğukluğu, tüberküloz gibi hastalıklardan muzdarip misin" ile başlayıp , daha evvel tutuklandın mı, uyuşturu bağımlısı mısın, kara para aklama işinde misin, daha evvel insan kaçakçılığı yaptın mı, organ mafyası mısın, eğer amerika'ya gelirsen orda bombe patlatmayı düşünür müsün diye devam eden bir anket. genelde hepsine hayır demek makbul tabi ama eğer içinde size uyan bir madde varsa sakın ha yalan söyleyip hayır demeyin. yalan söylemek o maddenin kendisinden daha çok zarar verir size, bunu bilin.

    30 maddeyi de cevapladıktan sonra form bitiyor zaten. bu arada formu tek seferde doldurmak zorunda değilsiniz. arada kayededip sonra yukarıda bahsettiğim application idnizi girerek doldurma işlemine devam edebilirsiniz. ama sakın formu 20 dakika birşey yazmadan veya kaydetmeden açık bırakmayın yoksa session kapanıyor ve baştan başlamanız gerekiyor, yapmayın, emeğinize yazık :)

    neyse form doldurma bitince review kısmı geliyor. formu en baştan madde madde kontrol ediyorsunuz. aman diyim çok dikkatli kontrol edin zira bir kere onayladıktan sonra geri dönüş yok artık. olur da hata yapıp 2. bir form doldurursanız, yaaani çok çok bir etki yapmaz belki ama "niye 2. form doldurdun vs." gibi sorularla uğraşırsınız gerek yok yani. temiz temiz bir kerede yapın bitirin.

    formda son kontrolleri yapıp onay verince, önünüze az evvel kesip biçip sisteme yüklediğiniz fotonun olduğu, barkodlu bir onay sayfası çıkıyor. o sayfayı basın, yanınızda götüreceksiniz çok önemli. formunuzu da isterseniz basabilirsiniz her ihtimale karşı ama onu yanınızda götürmeyin. adamların belli ki sıtkı sıyrılmış, formu basınca kırmızıylan " bu form sizin kişisel formunuzdur başvuruya getirmeyin, canımızı sıkmayın" yazıyor kocaman.

    ds-160'ı halledince bu sefer iş, randevu alma kısmına geliyor. tabi randevu almak için de para peşin kırmızı meşin maalef.

    öncelikle https://ais.usvisa-info.com/tr-tr/niv adresine gidiyor ve kendimize bir hesap oluşturuyoruz.

    başvura tıkladığımızda önümüze seçenekler geliyor.

    "abd göçmen olmayan vize başvurusu (ds-160) formunu doldurdum ve vize başvurusu yapmam gerekiyor."u seçip devam et diyoruz.

    gelen sayfada isim soyad email, parola falan dolduruyoruz. (burdaki isim soyad örnekleri de isim için juan miguel, soyad için fernadez garcia. brezilya dizisi sanki anasını satiim)

    bunları doldurunca konfirmasyon maili geliyor sonra ödeme faslı başlıyor. bu entryi yazdığım tarih itibariyle 160 dolares bir ödeme yapıyorsunuz. ödeme için de konfirmasyon maili geliyor ve sonra tarih seçme kısmına geliyoruz. bu tarih seçme mevzu önemli bakın! nasıl olsa vizeyi hızlı veriyolar diye, öyle yumurta kapıya gelene kadar beklemeyin! yolcuktan en az bir 2-3 hafta önceye alın randevu tarihinizi. riske girmeye gerek yok değil mi? tarih seçiminden sonra bununla da ilgili bir bilgilendirme maili alıyorsunuz. yani toplamda 3 e-mail almış olmanız gerekiyor.

    bu işlemler de bitince karşınıza talimatlar sayfası çıkıyor, bu sayfayı da basıp yanınızda götürmenizi istiyorlar. barkod felan olucak içinde onu kontrol edin.

    sayfada yanınızda götürmeniz gereken belgeleri listeliyorlar. hani resmimizi sisteme yüklemiştik ya, heh ondan bir tane 5x5 boyutunda yanınızda götürmeniz lazım her ihtimale karşı. onun dışında daha evvel amerika vizeniz varsa onun olduğu pasaportu götürün, en az 6 ay süresi olan güncel pasaportunuz (6 aydan az zaman kaldıysa hemen gidip uzatın), kimlik, evliyseniz evlilik cüzdanı vs vs. bir de tabi demin konfirmasyon sayfasını bastıgımız ds-160 formu. amerika'nın istediği ana belgeler bunlar.

    eee peki başka bişi götürmeyelim mi? olur mu hiç!! tabi ki götürücez, biz kim köpek ki öyle elimizi kolumuzu sallaya sallaya gidelim (bak gene içim acıdı)

    adamlar alt kısımda diyor ki, yüz yüze konsolosluk görüşmesine katılırken, vizeye uygun olup olmadığınızı belirlemek için ek belgeler istenebilir.

    peki neler götürelim? ben bunu ingiltere vizesi entryimde yazmıştım. (bkz: #63041738) bunların hepsi aynı belgeleri istiyo kardeşim çok açık ve net. özetle, ülkeye iltica etme niyetinde misin yoksa cidden geziye gidip döviz mi bırakıcan. bunları kanıtlarsan çatır çatır veriyo vizeyi hepsi.

    ben yanımda neler götürdüm?

    *şirketten yazı (bizde şu pozisyonda çalışıyo, şu tarihte gidip gelecek, lütfen vize verin, sevgiler kibs)

    * ssk işe giriş belgesi.

    * 3 aylık maaş bordrosu

    * şirketin vergi levhası, ticari gazete kaydı ve sicil kayıt sureti (faaliyet belgesi)

    * 4a hizmet dökümü (e-devletten kendiniz basın)

    * otelde kalacaksınız, otel rezervasyonu. yok ben tanıdıkta kalacağım diyorsanız, bak onu bilmiyorum işte, diğer ülkeler için tanıdık size davetiye yazısı yazıyo falan ama amerika öyle bir şey istiyor mu emin değilim. ds-160'da contact person olarak isim adres falan belirtince belki o yetiyodur, onu ayrıca öğrenmek lazım.

    * uçak rezervasyonu. (bileti sakın vizeyi almadan kestirmeyin, öyle 200 tl'lik promosyonlu roma biletine benzemez bunlar, bir rezervasyon yaptırdım türk hava yollarından texas için, ekonomi sınıfında yer kalmamış. 18 bin lira fiyat verdi anasını satiim, evi satar gideriz artık)

    * schengenciler dışında seyahat sağlık sigortası isteyen yok. o yüzden sigorta yaptırmanıza gerek yok ha ben olsam gene de yaptırırım, yabancı ülkede mazallah başınıza bişi gelirse en azından güvence olur. thy bile online yapıyor, zor bişi değil yani.

    * finansal durumunuzu gösteren belgeler. maaşınızın yattığı bankadan, "xxx hanım/bey bankamızın pek değerli bir müşterisi olup, hesabında şu kadar nakit mevcuttur" diye bir yazı isteyin hemen. onlarda hazır var bu yazı zaten, hemen gönderiyorlar. tavsiyem maaşınızın yattığı gün isteyin bu yazıyı, hesabınız yüklü görünsün. hesabında 3000-4000 tl olan adamı zinhar reddetmezler. öyle hesabınızda çok büyük paralar olmasına gerek yok, rahat olun.

    * bir de 2-3 aylık hesap dökümünüzü isteyebilirsiniz. bankanın imza sirkülerini de istemeyi unutmayın.

    * onun dışında eğer üstünüze ev, araba gibi taşınmazlar varsa o belgeleri de ekleyin. tapu, ruhsat gibi belgeler sizi ülkenize bağlayan belgelerdir. "aaa bak bu adamın evi, arabası var bu döner ülkesine sıkıntı olmaz" intibası rahatmak için birebir.

    bu belgeleri de hazırladıktan sonra randevu gününü beklemeye başlıyoruz.

    ben randevumu sabah 8'e almıştım, en erken sabah saat 7'ye randevu alabiliyorsunuz. saat 7:30 gibi istinye'deki konsolosluk binasına vardım. otobüsle de gidiliyor (22, 29ş ve 40t mecidiyeköy, beşiktaş ve taksim otobüsleri bunlara binip kaplıcalar durağında ineceksiniz) ama sanırım en kolayı itü-ayazağa metro istasyonu'nda inip taksiyle devam etmek. 11 lira mı ne tutuyor.

    neyse efendim saat 07:30 gibi binaya ulaştım. konsolosluk binasında çok sıkı güvenlik önlemleri olduğu için içeri telefon, elektrikli cihaz vs. zinhar sokmuyolar. (önümdeki amca elektrikli fenerle gelmişti, neden amca neden!!) büyük çanta falan da almıyolar. peki ne yapıyoruz?? burda imdadımıza konsolosluğun karşısındaki cafeler yetişiyor. adamlar türk! adamlar oportunist!! görmüşler burdaki müşteri potansiyelini, hepsi birer vize danışmanı olarak hizmet veriyorlar. elektronik cihaz, çanta tesliminden, fotoğraf çekimi, belge doldurmaya kadar varıyor sunulan hizmetler. o derece ki, çantayı bırakınca size üstünde numara olan bir güvenlik kartı veriyolar. bak yemin ederim bunu başka ülkede göremezsin! tabi ki bu hizmetin bedeli de 10 tl. helali hoş olsun ne diim.

    neyse verdik çantayı, başladık beklemeye. 07:40 gibi 08:00 randevusu olanları almaya başladılar. önce bahçe kapısında güvenlik görevlisi küçük bir cihazla üstümüzü aradı. onu geçtikten sonra giriş kapısının önüne geldik. orda bir görevli pasaportları aldı, fotolarımıza ve ds-160 konfirmasyon belgesine baktı sonra hepimize küçük beyaz birer kutu verdi. (hani havaalanında olan kutulardan) onun içine belgerimizi koyduk ve beklemeye başladık. kapıdan içeri 3'er 3'er alıyorlar o yüzden kapı önünde bir 15 dakika bekledik sanıyorum. sonra içeri girdiğimizde x-ray cihazından geçtik ve işaretleri takip edip asansöre ulaştık. asansörde "va" katına basacaksınız.

    va katı, klasik banka bekleme salonu. girişte pasaportu, ds-160 konfirmasyon belgesini gösteriyorsun, sana numara veriyolar. benim nuımaram 33'tü. saat 8'e randevu almama rağmen benden önce 32 kişi vardı düşünün yani.

    numarayı aldık pasaport kontrole girdik, ordan parmak izi verme gişesi olan 8. gişeye yolladılar. çok tatlı bir amerikalı amca vardı gişede. tatlı tatlı türkçe de konuşuyor isterseniz. nassın, eyi misin sohbetinden sonra sağda duran küçük yeşil scannera önce sol 4 barnağı, sonra sağ 4 barnağı sonra da 2 baş parmakları koyarak parmak izinizi veriyorsunuz. tatlı amca bana "ooo obviously you've done this before " dedi. "sen bana suçlu muamelesi yapamasın terbiyesiz" diye bağırdım hemen. (tabi öyle bişi yapmadım "ay ne tatlısınız kikir kikir" dedim gayet yalaka bir şekilde) güldük eğlendik, lütfen oturup bekleyin ma'm, interview için çağırıcaklar dedi. piki dedim oturduk beklemeye başladık (saat 08:10) içerde benden evvel gelen 32 kişi bekliyordu, henüz interview gişeleri açılmamıştı. benden sonra da bir 15 kişi gelmiştir herhalde.

    saat 08:20 gibi gişeler açıldı (10,11,12 ve 13) tablodan numaraları takip etmeye başladık. ben tam 10. gişenin yanında oturuyodum, o yüzden mülakatların çoğuna kulak misafiri oldum. 10. gişede hafif ciddi suratlı güzel bir abla vardı. kimseye red vermedi. ortalama 2-3 dakika sorgu sualden sonra herkese iyi yolculuklar diledi. sadece bir teyzeyi 7-8 dakika falan tuttu. kızı amerika'da okuyomuş, önce canada'ya gidicekmiş ordan amerika'ya geçecekmiş. bir sürü soru sordu, ondan banka hesabını gösteren bir belge istedi, sonra belli ki tatmin oldu, approved iyi yolculuklar dedi. bu teyze dışında kimseden ne bir belge istedi ne de 2-3 dakikadan fazla tuttu. genelde evli olanlara "karın, kocan ne iş yapıyo, onun vizesi var mı, o da seninle gelecek mi" gibi sorular sordular. diğer gişelerde de gördüğüm kadarıyla öyle olağandışı sorular sorulmadı.

    sonra sıra bana geldi. bu arada hemen belirteyim, bütün gişeler aynı şekilde işliyor. sıran hangisine önce gelirse ona gidiyosun, yani gişe 13'te daha uzun tutuyolar, gişe 9'a girersen kesin aldın gibi bişi yok.

    neyse bana 10. gişe denk geldi, gittim hemen morning dedim. sonra diyalog şöyle gelişti;

    + günaydın amerika'da nereye gidiyorsunuz? (abla azimli! ameriganca'ya dönmüyor!)

    - austin texas

    + nicin?

    - for pleasure hihihi (sxsw festivali için gidiyorum ama belirtme gereği görmedim)

    abla, ben for pleasure diyince gülüp ingilizceye döndü sonunda.

    + ne iş yapıyorsunuz?

    - şu şirkette , şu pozisyonda çalışıyorum.

    + kaç senedir o şirkette çalışıyorsunuz?

    - işte şu kadar sene.

    + daha evvel yurtdışına çıktın mı?

    - çıktım.

    + nerelere gittin? (yurtdışına çıktım diyen herkese istisnasız bu soruyu sordu) o yüzden gittiğiniz ülkeleri kafanızdan bir geçirin mülakata girmeden önce

    - gittiğim bir kaç ülkeyi saydım.

    + başvurunuz onaylandı, ptt'den 2 iş günü sonra alabilirsiniz.

    bir de üstünde your visa has been approved! yazan küçük beyaz bir kağıt verdi.

    benim mülakat toplamda 45 saniye falan sürdü yani.

    sizlere naçizane tavsiyem, gereğinden fazla konuşmayın. yani size "amerika'da nereye gidiyorsunuz" diye sordugunda sadece gideceğiniz şehirleri söyleyin ve susun. sonra ne sebeple gittiğinizi sorunca turistik gezi diyin (tabi başka sebeple gidiyorsanız turistik gezi demeyin, kısaca ne için gittiğinizi belirtin, family visit etc.) daha fazla ayrıntıya girmeyin zaten soracağı varsa, napacağını anlat falan diye sorar size. fazla ayrıntıya girmeyin diyorum çünkü zaten insanlar mülakata girerken heyecanlı oluyor, kendini iyi açıklayabilmek adına gereksiz ayrıntılı anlatımlara giriyorlar daha kötü oluyor. mesela onlar istemeden belge falan da paylaşmayın. zaten belge gerekirse "yalnızca banka hesabınıza ait yazıyı görebilir miyim" tarzında talepte bulunuyorlar.

    özetle; sakin olun, kısa ve öz cevaplar verin ama sakın ukala bir tavır içine girmeyin. güleryüzlü, kendine güvenli ve samimi bir şekilde cevap verin. bırakın gişe görevlisi sorularıyla sizi yönlendirsin, siz cevaplarınızla onu yönlendirmeyin.

    yukarda 20 kalemlik belge listesi yazdım ya, hiçbirine bakmadılar. ama gene de altını çizerek söylüyorum bu asla bakmayacakları anlamına gelmiyor. o yüzden sakın ama sakın belgelerinizi toplamadan gitmeyin.

    bu arada merak edilen bir husus da green card mevzusu. ben bu seneki lotoya başvurmuştum, bahsi geçmedi, bu konuda soru sorulmadı. vize almaya negatif bir etkisi olduğunu düşünmüyorum.

    şimdilik yazacaklarım bu kadar. sorunuz varsa mesaj atın, yardımcı oluruz :)

    güncelleme: sabah 07:00'de konsolosluk e-maille ptt takip numaramı gönderdi. saat 12 gibi ptt, gönderiniz ulaştı, gelip alabilirsiniz diye sms'le bilgi verdi. yani pasaportum 1 iş günü içinde elime ulaşmış oldu. diğer şehirlerde oturanlara da herhalde 2-3 iş günü içinde ulaşıyordur diye düşünüyorum. adamların sistemine ve hızına bir kez daha hayran kaldım. schengen'ciler utanın! başka sözüm yok.

  • oldukça heyecan verici bir gelişmedir. birçok bilimsel yeni verilere ulaşmamızı da sağlayacak bir gelişme aynı zamanda. elde edilen verilerle yıldızlarla ilgili birçok bilinmeyen noktayı da aydınlatacak.

    pekiii 2018 senesinde gerçekleştirilecek bu plan neleri amaçlıyor? nasıl bir adım izlenecek?

    şimdi öncelikle güneşin dış çeperine gönderilecek bu uzay aracı 1400 derece kadar ciddi bir sıcaklığa maruz kalacak.

    bununla ilgili soru işaretlerimiz var mı? yok değil. en azından benim. bakalım görücez.

    gönderilecek uzay aracı ise ismini eugene parker'dan alıyor(güzel bir hoşluk). bebebi ise 1958 yılında güneşle ilgili geliştirdiği bir teori: güneşin plazma parçacıklarını bir rüzgar gibi uzaya saçtığı teorisi.

    seneye güneşe doğru yola çıkacak bu araç, güneşin atmosferini(korona), nasıl ısındığını vs. inceleyecek. koronada sıcaklık 500 bin dereceden daha fazlaymış. üstelik daha ilginci ise güneşin dış kısımları iç kısımlarına nazaran çok çok daha fazla sıcak. güneş rüzgarı da bu daha sıcak olan yayılan parçacıklarda dünyayı etkiliyor. haliyle çözülecek bu gizemler yaşadığımız dünyayı da oldukça ciddi etkileyebilecek şeyler. tabii bu kadar ciddi sıcaklık vs gibi ciddi boyutlarda olan şeylerde olunca işin içinde, bundan sonra yaptığı çalışmalar açısından da olumlu bir gelişme olacak nasa için. adamlar bi aşama daha kaydediyor: deli gibi sıcaklığa dayanıklı araç gönderiyorlar. nasıl etkilemesin ki.

    (bkz: ufku iki katına çıkaran şeyler)

    şuraya da nasa'nın yaptığı açıklamayı ekliyorum:

    "güneşin yüzeyinden 6.4 milyon km uzaklıkta yörüngeye oturacak solar probe plus, tarihte hiçbir uzay aracının görmediği sıcaklık ve radyasyona maruz kalarak güneşin dış atmosferini inceleyecek, yıldızlarla ilgili onlarca yıldır merak edilen sorulara yanıtlar bulacak"

    -------

    “we see the sun every day, but we don’t know much about it,” says fox. “the sun is the last major place for us to go.”

  • antik bir hint masalı vardır, çok eski ama çok büyük öneme sahip bir öyküdür.

    çok büyük ama aptal bir kral sert zeminin ayağını acıttığını söyleyip, tüm krallığın sığır derisiyle kaplanmasını emretmiş.

    ancak sarayın soytarısı bu fikre kahkahalarla gülmüş. o bilge bir adammış.

    demiş ki: “kralın fikri en basitinden komik.”

    kral çok kızmış ve soytarıya şöyle demiş: “bana daha iyi bir seçenek göster, yoksa öldürüleceksin.”

    soytarı: “efendim, küçük bir sığır derisi parçasını kesip ayağınızı kaplayın.” demiş.

    ve ayakkabılar bu şekilde doğmuş.

    bütün dünyayı sığır derisiyle kaplamaya gerek yok, sadece ayağını kaplamak tüm dünyayı kaplar.

    bilgeliğin başlangıcı budur.

  • notalar ve anlamları:

    do: dominus. "mutlak güç"
    re: rerum. "olaylar"
    mi: miraculum. "mucize"
    fa: familias planetarium "gezegenler"
    sol: solis. "güneş"
    la: lactea via. "samanyolu"
    si: siderae. "yıldızlar" ("star" sözcüğü de aynı köktendir.)

  • cumhuriyet deyip cumhuriyetimizin kurucusu atatürk’e yer verilmeyen pankartta cumhuriyet ile alakası olmayan osmanlı imparatorluğu padişahlarının pankartını açan bir garip memleket. tamam en tayyipçi sizsiniz.